GERİ DÖNÜLMEZ BİR DEVİRDEYİZ
Prof. Dr. Muhammed Şahin: “Bugün birçok şirketin gündemindeki en temel sorulardan biri yaklaşık 1,5 yıldır süratli bir değişim yaşayan çalışma hayatının COVID-19 sonrasında nasıl bir evrim geçireceğidir. Tahminen de onlarca yıla sığacak gelişmeleri birkaç ayda gerçekleştiğine şahit olduk. Artık geri dönülmez bir değişimin içindeyiz. İş modelleri de çalışma ortamlarının da süratlice ve yaygınlaşarak değişeceğine şahit olacağız. Üç farklı çalışma hali olacak. Uzaktan lakin senkron, uzaktan lakin asenkron (proje ve iş bazlı çalışma) ve son olarak yüz yüze çalışma. Önümüzdeki devir bu 3 farklı çalışma modelinin bir ortada olduğunu göreceğiz. Pandemi öncesi 5-10 yıl içerisinde çalışanların yarısının freelance olarak çalışacağı tarafında öngörüler vardı. Pandemi bunu da öne aldı. Yıllardır Z jenerasyonuna uygun çalışma ortamlarını araştıran şirketler pandemi ile kendilerini Z nesline uygun çalışma ortamının içinde buldular. Kendini iyi yetiştirmiş Z Nesli, kendini yenileyememiş, tertibe ayak uyduramamış şirketleri tercih etmeyecek. Bu değişime dur deme bahtımız yok” dedi.
ÇALIŞAN AİDİYETİ MEMNUNİYETE BAĞLI
Prof. Dr. Muhammed Şahin bilhassa iş yerlerinde değişimin çok süratli ve kaçınılmaz olduğunu belirterek kelamlarına şöyle devam etti: “Birçok ofis tekrar tasarlanacak. Büyük ofisler artık anlamsızlaşacak. Ferdî ofis kavramı gereksiz hale gelecek. Ortak alanlar değerli olacak. Network alanları ve ortak aktivite alanları artacak. Özel görüşmeler için özel randevu sistemiyle çalışan ofisler olacak. Birçok şirket çalışan aidiyetliği hissinin yere değil çalışan memnuniyetine bağlı olduğunu görecek.”
İŞ YAPIŞ BİÇİMİ DEĞİŞECEK
Üniversitenin İşletme Kısmı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hande Karadağ ise şöyle konuştu: “COVID-19 krizinde hem kişisel ve toplumsal hayatımız, hem de iş dünyası geri dönülemez bir biçimde dönüşüme uğradı. Kriz sonrasında çalışanların kendi mesleklerinden olan beklentilerinde ve firmaların iş yapış hallerinde önemli değişiklikler bekliyoruz. Firmalar için çeviklik ve yaratıcılığın yardımı ile bilhassa dijitalleşmenin getirdiği yeni iş fırsatlarından en üst seviyede faydalanabilmek, çalışanlar için ise sürdürülebilir meslek en kıymetli değişim noktaları olarak öne çıkıyor. Ayrıyeten şirketlerle birlikte kriz devri ve sonrasında liderlik ve idare, çalışan beklentileri, değişen iş modelleri ve krizi kalıcı ve yararlı bilgiye çevirmek bahislerinde onlara yol gösterici olabilecek çalışmalar yapıyoruz” dedi.
Ayaydın Miroglio İK Yöneticisi ve MEFx İdare Şurası Üyesi Mine Alptekin de “COVID-19 devrinde iş dünyası artık yeni iş yapma biçimini konuşuyor. İş yapma biçimlerinin tekniği ve kimleri ne formda etkilediği öteden beri gündemdeyken, bilhassa son periyotta bu hususta yeni muhtaçlıklar kendini göstermeye başladı. Mesela iş yerlerinde hibrit çalışma biçimi şirketlerin küresel, lokal, büyük yahut küçük büyüklükte olmasına nazaran farklı imkanlarla karşımıza çıksa da, iş dünyası genel olarak bu yeni modele çok sıcak bakar duruma geldi. Lakin bu durum tıpkı vakitte şirket kültürü, çalışanların şirkete bağlılığı ve ilişkin olma duygusu üzere hususlarda da eza yaşatmaya başladı. Bunu, işe başladıktan kısa mühlet sonra ayrılan çalışanlarla görüşmelerimizde yakından görmeye başladık. Bu yüzden patron markası olma, çalışan tecrübesi kavramları eskisinden daha değerli ve öncelikli olarak gündemde yerini aldı” dedi.
Hürriyet
