Evet, ekranda ve fotoğraflarında göründüğü kadar seksi. ‘Şarap gibi’ derler ya, tam da o denli. Bir o kadar da tatlı. İnsanın onu görünce sarılası, içine sokası geliyor. Yılların başarısı bir kenara, ‘sıfır ego’ diyeceğimiz oyunculardan. Hatice Aslan’la bir hayat muhasebesine oturuyoruz. Kendisine görücülerin geldiği yıllardan birinci evliliğine ve mesleğine uzanıyoruz.

9 çocuklu bir ailenin 6 numarası olarak dünyaya gelmişsin. Neden o kadar çocuk yapmışlar?

Annem çocukları çok seviyormuş. Babam doğum denetimi için prezervatif kullanıyormuş falan lakin…

Annen de onları deliyor muymuş?

Bunu başlık olarak atarlar sonra ya!

Yok, atılmaz, kelam…

Evet, deliyormuş. Fakat büsbütün çocuk sevgisi. Annem çok tatlı bir bayandı.

Kalabalık bir aileye sahip olmak hoş mi?

Çok hoştu lakin şu an yedi kardeşiz. Ablamı iki yıl evvel kaybettik. Küçük abim de üç ay evvel COVID’den öldü.

Başınız sağolsun. Baban demiryollarında çalışıyormuş. 9 çocuğa bakmak sıkıntı değil miydi?

Evet, memurdu, veznedarlık yapıyordu. Tıpkı vakitte ek iş olarak iğneciydi. Bizi okutup çok hoş büyüttüler. Babamdan dürüstlüğü, annemden cömertliği aldım. İkisi de çok iyi insanlardı.

Bu öykü Malatya-Sivas ekseninde yaşanıyor, değil mi?

Evvel Malatya’nın bir köyündelermiş; orada iki ablam, iki abim doğmuş. Babam memur olduğu için Sivas’a geçmişler. Birinci yaşadıkları yer, bir avluya bakan, ortak tuvaletli, ortak mutfaklı bir evmiş.

ŞUURSUZLUKTAN HAMLET’İ OYNADIM

O vakitler bir gün çok başarılı bir oyuncu olacağını düşünür müydün?

O vakit hayallerim oralarda değildi doğal. Mesela salıncağa bindiğimde hostes, pilot olurdum. Babamın memurluk vaktinde, devlet sinema kartı dağıtırdı, o sayede haftada bir sinemaya giderdik. Her sinema izlediğimde oradaki oyunculardan biri olduğumun hayalini kurardım.

Oyunculuk, hayatına tesadüflerle mi girdi, şuurlu mi?

Meskende müzik söylerdim. Bir gün babam, “Kızımın sesi hoş, onu konservatuvara yollayacağım” dedi. O kelam başımda kalmış. Sivas üzere bir yerde o vakitler liseyi bitirmek bir kız için çok kıymetli. Hele iyi bir ailesi varsa çabucak görücüler gelirdi.

Sana da geliyor muydu?

Natürel… Daima kahve, lokumlar… Ailemin baskısı yoktu, ben de işin gırgırındaydım. Bu ortada İstanbul Hoş Sanatlar’ı kazanmıştım fakat babam “Bari Ankara’ya ablanın yanına git, oku” dedi. Ankara’da ablamın kayınbiraderi, beni konservatuvara götürdü. Müzik kısmı imtihanları bitmişti. Lakin tiyatro kısmı için “Kontenjan boşluğundan tekrar imtihan açılacak” dediler. Girmeye karar verdim. İki günüm vardı. ‘Hamlet’ ve ‘Cimri’ oyunlarını verdiler. O kadar alakasızım ki o vakitler, ‘Hamlet’i ezberlemem mümkün değil. Ofelya’ya çalışacağıma şuursuzluğumdan Hamlet’i oynadım. Lakin imtihanda anladılar. Cüneyt Gökçer “Buraya yazıyorum, bu kız iyi olacak” diye ısrar etmiş. Ve ben böylelikle okula girdim.

Birinci evlilik de o yıllarda, değil mi?

19 yaşımda dördüncü sınıftayken birinci eşim Hakkı birinci sınıfa girdi. Tanıştık, ailesi Sivas’a gidip beni istedi, evlendik.

Erken yaşta evlenmekten pişman oldun mu?

Hiç pişman olmadım, o evlilikten oğlum Ekin doğdu. İki eşim oldu, ikisiyle de hâlâ çok iyi anlaşırız. ‘İmdat’ desem birinci koşacak beşerler onlar.

NEFRET VE KISKANÇLIK HİSSİM YOK

Daima Türkiye’nin en seksi bayanlarından biri olarak görüldün. Bu senin kendin için yarattığın bir imaj mıydı yoksa oynadığın rollerin getirisi mi oldu?

O denli mi diyorlar? Nereden kaynaklandığını, kimin gözüne nazaran o denli bilmiyorum. Zira her beğenilen farklı bir imaj yaratıyorsun. Sen karşındaki insanın anladığı haldesin aslında.

Bu karşılık çok kaçamak oldu…

Bir insan güldüğü vakit hoştur. İç dünyası sıcak ve zenginse beraberinde cazipliği getirir. Bunun formdan çok iç dünyayla alakalı olduğunu düşünüyorum. Sevgi doluyum. Anlayışımı geliştirmeye çalışıyorum. Onlar ister istemez çekicilik sağlıyor. Nefret ve kıskançlık hissim galiba yok. Bir de kendimi seviyorum.

OĞLUM 35 YAŞINDA, ÇOK GÜZEL

İyi bir anneyim. Oğlum 35 yaşında, hâlâ çok güzel ve hoş. Gelinim var. New York’ta yaşıyorlar. Oğlum grafiker, gelinim moda dizayncısı. Babaanne olmayı çok isterim.

Sinemada olmayı çok seviyorum. Orada diğer türlü bir ruh var. Bir bütünün içine giriyorsun ve sinema bitene kadar da çıkmıyorsun, oradasın daima. Çok etkileyici.

Hatice Aslan oğlu Ekin’le…

BEĞENDİĞİMİ SÖYLERİM, AÇIK BİR BEŞERİM

Çapkın mısın?

Beğendiğimi söylerim, açık bir beşerim.

Artık âşık mısın?

Ben o kadar çok şeye âşığım ki. O kadar aşkın içindeyiz ki; neden bu kadar soyutlayarak ve cinse bağlayarak bunu değerlendiriyoruz!

Biri var mı?

Olabilir, onu geçelim.

Nasıl biri tesirler seni?

Gerçek, samimi, kendi olması kâfi.

Flörtöz müsün?

Natürel canım. Ben seninle de flört ediyorum, farkında değil misin?

Yok değildim…

Gözlerinin içine bakıyorum (gülüyor)…

60 YAŞIMA GELDİM, NEYDEN KORKACAĞIM?

Nasıl bu kadar ‘taş’ kalıyorsun?

Özel bir şey yapmadığım için olabilir. Vücuda çok fazla müdahale edince vücut küsüyor. Bu, kaynak suyunu küstürmek üzere…

Nasıl yani?

Kaynak suyunu kendi haline bıraktığında sana su vermeye devam eder. Müdahale edersen küser ve su çıkmaz. Bu insan için de geçerli. Ben hareketliyim, kendi işimi kendim yapmaya çalışıyorum.

Yaş almaktan korkuyor musun?

60 yaşıma geldim, neyden korkacağım? Hoş yaşadım, istediğim her şey oldu. Mutluyum halimden.

PİŞMANLIK DEĞİL ANCAK…

Geçen 60 sene sana ne öğretti?

Dinlemenin ve durmanın ne kadar değerli bir şey olduğunu öğretti.

Bugün olsa hayatında neyi farklı yapardın?

İngiliz direktör Basil Coleman, Ankara’ya ‘Guguk Kuşu’nu sahnelemeye gelmişti. Beni İngiltere’ye götürmeyi çok istedi. Ancak oğlum Ekin çok küçüktü. Bu pişmanlık değil, lakin gitsem nasıl olurdu diye düşünüyorum bazen.

Hakkında bilinen en büyük yanlış nedir?

Meczup üzere gezdiğim zannediliyor ancak ben konut kuşuyum. Gittiğim yerde uzun müddet kalmam. Sabaha kadar akmam. İçki ve sigara kullanmıyorum.

‘ONAYLANIR MIYIM’ ÜZERE TASALARIM YOK

40 yıldır içinde bulunduğun  bu bölümü nasıl değerlendiriyorsun?

Tek tip oynuyoruz. Birden fazla oyuncu diğer bir tipi versen güya oynayamayacak üzere… Bir de estetikler var…

O estetikler nasıl etkiliyor oyuncuyu?

Oyuncu ister istemez kendine hudut koyuyor. Bu da bir tercih, benimki tenkit değil. Ancak oyuncu bir hamurdur, istenen formda yoğrulup istenen hale girdiğinde hoş. Bilhassa sinema direktörlerimiz bu hususta bizim yaş kümesiyle ilgili zahmet yaşıyor.

Neden?

“Ne olur estetik yaptırmayın” diye rica ediyorlar.

Yıllarca bu işin eğitimini alıp çalıştıktan sonra rol aldığın bir işte 20 yaşında birinin başrol olması ne hissettiriyor?

Çok hoş. Bu işe merak sarmış, gönül koymuş, herkese açık bu kapı. Ne kadar hoş, buraya gelmiş, bir şeyler yapmaya çalışıyor. Biz abla olarak natürel elimizi uzatacağız. İstemiyorsa da bu kararına yalnızca hürmet duyacağız.

Epey yıl hiç baskıyla, tacizle karşılaştın mı?

Hayır, sebebini de söyleyeyim. Yüksek sesle konuşurum, anında söylerim. Bu da karşıda kaygı yaratıyor. Onun bakışından anlar, aksiyon başlamadan yüzüne çarparım. Biraz meczupluk var bu bahiste.

Var mı hafif çatlak taraf?

Vardır herhalde, yoksa neden oyuncu olayım? Bir sürü karakter canlandırıyoruz ve hepsi benim.

Genelde oyuncular sevişme öpüşme sahnelerine aralıklıdır. Senin tabuların olmadı bu hususta…

Yok canım. Dışarıdan gelen baskıların verdiği bir sıkışıklık o bence… ‘Ne derler’, ‘Onaylanır mıyım’… Benim ‘onaylanır mıyım’ üzere telaşlarım yok, isteyen onaylar, isteyen onaylamaz. Umurumda değil.

KESİMİMİZ ÇOK TEMBEL

Şu anda da oynar mısın?

Ben oyuncuyum. Bu oyunculuk işini de çok ciddiye alıyorum. Her şeyimle orada olmak istiyorum. ‘Hamlet’i izle (gülüyor).

Yeni dizin ‘Hamlet’ GAİN’de 19 Ekim’de başlıyor. Konservatuvara da Hamlet rolünü oynayarak girmişsin. Bu sefer nasıl bir ‘Hamlet’ bekliyor bizi?

Kaan Müjdeci’nin senaryosuna okuduğum an hayran kaldım. Günümüzde geçen şahane bir uyarlama. Büyükada’da çektik. Ben Hamlet’in annesini canlandırıyorum. Başlarda aslında karakter için yaşıma bakıp olmayabilir, demişler. Sonra görüntü gönderdik ve oldu. Zira genelde işlerde Google’dan daha evvel canlandırdığımız dizi karakterlerinin fotoğraflarına bakıyorlar. Bu hususta kesimimiz çok tembel. Halbuki ben orada bir karakter canlandırıyorum.

Hürriyet