Ülkemizde çabucak hemen her yerde illa ki şifalı sular akar ki birçok vakit birçok farklı hastalığı tedavi eder. Mesela bunlar nerededir? Birinci aklıma gelenler ortasında Kütahya, Afyon, Yalova, Bursa, Yozgat, Amasya, Tokat, Sakarya, Aydın, Pamukkale üzere değerli kentlerde ve etrafında yer alıyor. Bazen sıhhat turizmin hizmetinde bazen daha doğal şartlarda butik işletiliyor. Anadolu da eminim öbür hatırlayamadığım kim bilir ne hoş kaynaklar yer almaktadır.
Kimilerinde işletmeler tesisi pek şık ve konforlu hale dönüştürmüşler. Hatta sıhhat turizm altında biraz fazla turistik görünmekteler. Kimi ise sahiden bakımsız ve sahipsiz, oradaki doğal kaynakları aslını bozmadan ortaya çıkaracak yatırımcıları bekliyor. Herkes bilir ki her SPA bir kaplıca değildir. SPA’da çoklukla masaj, sıcak su banyoları, hamam, buhar odaları üzere hizmetler olabilir fakat kullanılan su aslında şifalı su olmayabilir.
Anadolu’muz bir kaplıca cennetidir. Şifalı suya sahip her bölge tedavi edici kendine has mineral kaynaklara sahiptir. Mesela, Amasya ve etrafında nereler vardır? Vilayet merkezine yakın olanların yanında Göynücek ve Hamamözü ilçelerine yayılmış olanlar da vardır. Merkezdeki doğal kaynaklar ortasında şunlar yer alır; Gözlek Kaplıcası Amasya’ya 22 km uzaklıktadır.
Burası çekerek ırmağı kenarında bataklık bir bölgededir. Bol ölçüde kükürt içeren kaplıca suyu romatizma ve deri hastalıklarına iyi geldiği söylenir. Terziköy kaplıcasının suyu, sodyum bikarbonatlı ve kalsiyumlu sular kümesine dahildir. 37 derece sıcaklıkta ph bedeli 6.67 ve radyoaktivitesi 4.5 eman olan hipotonik ve izotermal bir sudur.
Bunun üzere birçok kaplıca zenginliklerimiz sayılabilir. Yurtdışında ise kaplıcalara çok kıymet veren kültürler vardır. Örneğin Japonlar ailece hafta sonları kaplıcalara gitmeyi çok severler. Anadolu ziyaretlerimde gittiğim kaplıcalarda dahi uzak doğudan ülkemize gelmiş Turistlerle sık sık karşılaştım, hatta bu bölgeyi nasıl buldular diye şaşkınlıkla karşıladım.
Örneğin Bursa’da benim dahi sıkıntı bulduğum bir kaplıcada yıkananların birçoğu Japon turist idi. Kendi ülkelerinde ailece gidilen keyifli kaplıca otelleri de sıkça bulunmaktadır. Paklık, hijyen, disiplin ve doğallık ehemmiyet verilen kıymetlerdir ve kurallar çok sıkıdır. Nitekim bunları Japonya seyahatimde termal sularda deneyimlemekten dolayı şükrediyorum.
Yeniden termal kaynaklarıyla bilinen İzlanda ise bu konuda çok varlıklı bir bölgededir. İzlanda’da yeraltı esasen kaynamaktadır, doğal su kaynakları ve mineral olarak sahiden zenginlikleri tartışılmaz. Orada ‘Blue Lagoon’ ismi altında bir açık havuz vardır ki bir giren bir daha çıkmaz istemez. Mavinin, şifalı suyun ve buharın mis üzere pak bir havayla birleştiği eşsiz güzelliklerdendir. Hava eksi bilmem kaçmış kimin umurunda, suya girdiniz mi çabucak öteki bir dünyaya geçiyorsunuz. Yaşamak lazım. Orada keyif yapmış olan şanslı gezginlerdenim. Kim ne derse desin aslında Anadolu çok zengindir.
Hürriyet
