Osmanlı darüşşifasının sunum ve modellemelerle anlatıldığı II. Bayezid Külliyesi Sıhhat Müzesi, yurt içi ve dışından gelen ziyaretçilerden ağır ilgi görüyor. Osmanlı’nın akıl hastalarını su ve müzik sesi, koku ve uğraşla tedavi ettiği periyodun akıl hastanesi, periyodun şefkat ve merhametini müze olarak bugüne taşıyor. Hastane ve tıbbiye olarak iki kısımdan oluşan komplekste, zamanın tıp eğitimi ve tedavi tekniklerine tanıklık ediliyor. Devrin tedavi yolları ile tıbbiye eğitiminin bal mumu heykellerle anlatıldığı müzede, su ve musiki sesi, kokulandırmayla da devrin havası yaşatılıyor.
“Büyük bir medeniyetin temsilcileriyiz”
Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, müzeyi ziyaret edenlerin tarihlerini, medeniyetlerini, özlerini bulduklarını söyledi. Müzenin, Avrupa’nın akıl hastalarını öldürdüğü, zincire vurduğu yıllarda Osmanlı medeniyetin beşere verdiği kıymetin değerli bir ispatı olduğunu söz eden Tabakoğlu, şunları kaydetti: “Yıl 1488 yani Avrupa’nın zorluk içinde olduğu, ‘İnsanların içine şeytan girdi.’ diye yakıldığı ve önemli bulaşıcı hastalıkların olduğu bir devir. Fakat Osmanlı’ya baktığımızda bu üzere hastalar su sesiyle, müzik sesiyle, aroma terapiyle, en ileri bitkisel tedavilerle, ileri cerrahi tekniklerle tedavi ediliyor. Beşerler her yerden geliyor, milletine, ne olduğuna bakılmadan burada fiyatsız tedavi alıyor. Güzelleştikten sonra 3 gün tekrar istirahatte bulunup, meskenlerine gönderiliyorlar. Osmanlı’nın beşere bedel veren anlayışını görüyorsunuz.”
Özgün kayıtlar ışığında dizayn edildi
Müzenin büsbütün devrindeki tedavi ve toplumsal hayatı anlatır şekilde yapıldığını vurgulayan Tabakoğlu, “Ziyaretçilerimiz müzeye girdiğinde adeta 15. yüzyıla dönüyor. Görüyorlar, kulaklarında o vaktin melodileri dolaşıyor, hoş koku alıyorlar, Osmanlı’nın şifalı şerbetlerinden tadıyorlar. Beş duyuyu kullanınca buranın unutulması mümkün olmuyor.” dedi.
Hem UNESCO Dünya Kültür Mirası Süreksiz Listesi’nde yer alması hem de birçok müzecilik ödülünün sahibi olmasının müzenin kıymetini de ortaya koyduğunu belirten Tabakoğlu, şöyle devam etti: “Sadece kendi milletimiz, medeniyetlerimizin mensupları değil, Meksika’dan, Kanada’dan, dünyanın dört bir yanından beşerler, UNESCO listesinde olan bu kıymetli pahası görebilmek için, bu insanlık kıymetini görebilmek için akın akın geliyor. Geçen yıl 300 bine yakın kişi gelmişti, her geçen gün insanları kendisine daha fazla çekmeye devam edecek. Her geçen yıl buranın milletlerarası ziyaretçisi artıyor. İnşallah yeni müzelerimiz de imaret müzemiz de hoş konuklarımızla açılacak, daha da değerli bir nokta olacak, giderek büyüyecek inşallah.”
Sultan II. Bayezid Külliyesi Sıhhat Müzesi
Sultan II. Bayezid’in Akkirman seferine çıkarken 1484’te temelini attığı külliye, 1488’de tamamlandı. Osmanlı periyodunda tıbbiye, şifahane ve imarethane misyonları üstlenen külliyede, 1800’lü yıllardan sonra yalnızca akıl ve ruh sıhhatine yönelik tedaviler gerçekleştirildi. Osmanlı’nın son periyotlarında Balkan Savaşları’ndan sonra faaliyeti sonlanan ve ziyan gören Sultan II. Bayezid Külliyesi Sıhhat Müzesi, 1978’de Trakya Üniversitesinin yapıyı bünyesine almasıyla 1986’da onarım süreciyle ayağa kaldırıldı. Müze, 2004’te Avrupa Kurulu Avrupa Müze Ödülü’nü kazandı. 2005’te ise Hırvatistan’ın Dubrovnik kentindeki “Dünya Ödüllü Müzeler Buluşması'”nda en iyi ikinci sunum, 2008’de ise Almanya’nın Köln kentinde en iyi sunum mükafatını aldı.
Hürriyet
