Londra’dan ziyaret için İstanbul’a gelen Serel Yereli hakkında “Korsan taksiye binmesi şaşırttı” biçiminde haberler çıktı. Korsan taksiye binilmesi sizi şaşırtıyor mu Kurul?

OLAN BİZE OLUYOR
– Ömür Gedik: Korsan olan her şeye karşıyım. Fakat şu da bir gerçek ki; sayıları artan korsan taksiler bile talebi karşılayamamaya başladı. Yani insanların korsan taksiye muhtaç olmasına da pek şaşırmıyorum açıkçası.
– Onur Baştürk: Bu türlü bir vaziyette korsana karşı filan değilim ben. Zira taksi bulmak imkansız! Şayet bu işe deva bulunmazsa daha da büyüyecek bu kaos. Olan bize oluyor. Sürünüyoruz sokaklarda!
– Orkun Ün: Günümüzde ulaşımla ilgili hiçbir şey beni şaşırtmaz Kurul. Ezgi Mola sağlam bir ‘isyaaaan’ edip toplu taşımaya bindi, Londra’dan gelen Serel Yereli korsan taksiye binmiş, korsan otobüs çevirmiş, korsan dolmuşla gideceği yere gitmiş falan hiiiiiç şaşırmam. Taksiciler düşünsün!
– Savaş Özbey: Bu iş çığırından çıktı. Geçen akşam Karaköy’ün ortasında, 15 dakikalık uzaklık için 35 dakika taksi aradım. N’apsın beşerler? “Alın taksinizi başınıza çalın” diyerek Ezgi Mola üzere otobüse de binerler, Serel Yereli üzere korsana da. Taksiciler şov falan düzenliyorlar lakin beyhude. Bakalım 17 bin taksi plaka sahibi, 17 milyonluk kenti daha ne kadar esir alabilecek…

ÖZCAN DENİZ’İN SONU KARANLIK, UÇURUM!
Haftanın en çok konuşulan ismi Özcan Deniz’di. Evvel “Sen evlatsın, kredi kartı değilsin” diyerek evladına toplumsal medyadan seslendi, sonra boşandığı eşi Feyza Aktan’la arbede imgeleri ortaya çıktı. Akabinde “Kadınların birden fazla para koparmak için boşanıyor” dedi. Son analizde, Özcan Deniz nereye koşuyor Kurul üyeleri?

– Orkun Ün: Özcan Deniz o denli bir yere koşuyor ki, sonu karanlık, sonu uçurum, sonu bilinmezlerle dolu. Yazdığı makûs bir senaryo ile oğlunun annesini küçük düşürmeye, mahkemede işleri lehine çevirmeye kalktı ancak olmadı. Tüm planları suya düştü. Bir de diyor ki, “Kadınların birçok para koparmak için boşanıyor”. Yahu sen ‘eş’ üzere ‘eş’ ol, hangi aklı başında bayan boşanır ki?
– Onur Baştürk: Orkun’a katılıyorum, Özcan’ın koştuğu yer iyi bir yer değil. Bu süreci iyi yönetemediği ortada. Dışarıdan bakıldığında durum tam manasıyla rezalet. Etrafında iyi bir medyacı, arkadaşı ya da grubu filan da yok galiba, yokuş aşağı sürükleniyor. Bu telaffuzlarla bir yere varması mümkün değil, battıkça batıyor.
– Savaş Özbey:
Kimlermiş o “kadınların çoğu”? Çabucak her gün bir haberini duyduğumuz, boşanmak isterken katledilen bayanlar mı? Özcan Deniz’in eski eşiyle ortalarındaki hasımlık o denli bir hâl aldı ki, artık zehirlerini yalnızca birbirlerine değil, dışarıya da akıtmaya başladılar. Düşsünler artık gündemden de, toplumun yakasından da!
– Ömür Gedik: Daha evvel de yazdım, bu hengame dövüşte en büyük kaybeden oğulları Kuzey olacak. Ve çocuk kaybederse anne baba da kaybetmiş olur. Eski eşler her türlü öfkeyi, nefreti bir kenara bırakıp evlatları için ortak bir noktada buluşmalılar. Özcan bu işi çözüp bir an evvel işine gücüne odaklanmalı. Tıpkı tavsiyem Feyza için de geçerli. 

IŞIL HAKLI
Özcan Deniz’in “Kadınların birden fazla para koparmak için boşanıyor” açıklamasına Rüştü Reçber’in eşi Işıl Reçber karşılık verdi: “En yumuşak geçişle bitir, bayanı bitirme! Beyefendiden ricam; kusursuz şöhret yolunda çocuğunun psikolojisini düşünüyorsa yeter!” Sizce Işıl Reçber neden cevap verdi Özcan Deniz’e? Ayrıyeten kelamlarında haklı mı?

– Orkun Ün: Işıl Reçber haklı. “Neden karşılık verdi?” sorusuna gelince… Düşünün işte, o bile dayanamadı. Çifti hiç tanımayan biri Işıl Hanım fakat bir anne. İşte o yüzden yanıt verdi. Ortada kalan oğullarına üzüldü. Fakat berbat bir haberim var Işıl Hanım’a; o iyi dilekleriniz gerçekleşmeyecek Işıl Hanım, Özcan Beyefendi bu değerli tavsiyeleri asla ciddiye almayacak.
– Savaş Özbey: Işıl Reçber’in bu çıkışı son derece haklı değil mi? Zira özel bir sorun olmaktan çıkıp artık herkesi zehirlemeye başladı bu toksik ayrılık. Tek itirazım, keşke “beyefendi”nin yanına, “hanımefendi”yi de koysaydı. Zira Feyza Aktan’ın Özcan Deniz’e saldırdığı imgelerde gördük ki, her iki taraf da birbirini tetikliyor.
– Onur Baştürk: Ben Işıl Reçber’in çıkışını gereksiz buldum. Bir yandan da cemiyet dünyasında bu çeşit boşanmalar çok fazla olduğu için tahminen cemiyet dünyası ismine bir açıklama yapmak istedi, kim bilir?
– Ömür Gedik: Işıl bir bayan olarak hemcinsini ve bir anne olarak da bir çocuğu muhafaza refleksi ile bu türlü bir cümle kurmuştur herhalde. Yumuşak geçişle bitirilmesi ve çocuğun psikolojisi konusunda haklı alışılmış ki. 

MUSTAFA’YA YAZILAN SENARYO TARKAN’A MI UYARLANDI?
Tarkan’ın 15 milyon lira aldığı argüman edilen ve yalnızca 5-6 saniye göründüğü Trendyol reklamını nasıl buldunuz? Ayrıyeten bu reklam sineması üzerine Cem Yılmaz, İbrahim Selim’in yayınında “Tarkan’dan sipariş gelmiş, onu götüreceğim birazdan” diyerek ünlü müzikçiye takıldı.

– Savaş Özbey:
Reklamda birinci dikkati çeken Tarkan’ın nasıl ışıl ışıl parladığı. Elbette gözaltları, kazayakları biraz barizleşmiş ancak 49 yaşındaki Tarkan güya 20 yaş gençleşmiş üzere. Yeniden de bir-iki küçük tenkit yapmadan geçemeyeceğim. Birincisi, Tarkan’a doyamadık. Güya onun değil, kuryenin reklamı üzere.
Lakin devam sinemalarında alırız herhalde hevesimizi. Bir de kurye Tarkan hayranı olmasına karşın paketi kime götürdüğünü bile bilmiyor. Güya 20 tane Tarkan Tevetoğlu var piyasada. Ha bir de Tarkan’ın cimri çıkması, çocuğa beş kuruş bile bahşiş vermemesi var natürel… Cem Yılmaz’a gelince… Rekabetten tüketici kârlı çıkar derler ya… Teğe bir canlı örneğini yaşıyoruz şu anda.
– Orkun Ün: Reklam sineması çok aceleye getirilmiş güya. Kopukluklar var. Hele ki savlar doğruysa ve daha evvel Mustafa Sandal için yazılan senaryo Tarkan’a teğe bir uyarlandıysa, vah ki ne vah… Cem Yılmaz’ın esprisine gelince, boş atmıyor hiç ünlü komedyen. Tekrar zekice, yeniden komik.
– Onur Baştürk:
Şayet Mustafa Sandal’a yazıldıysa bu reklam ve Tarkan kabul ettiyse tıpkı modeli, çok çok üzücü. Bu ortada bu reklam birebir vakitte Tarkan’ın yıllar evvelki Opet reklamının bir tekrarı olmuş: Tipik bir “mega starlığa vurgu” reklamı. Neyse, o denli ya da bu türlü; çok konuşuldu Trendyol’lu Tarkan reklamı. Gayesine ulaştı. Yoksa reklamda elbette bir numara yok. Cem Yılmaz’ın takılması ise zekice. Rakip markayı da konuşturmuş oldu böylelikle.
– Ömür Gedik:
Tarkan’ın reklam sineması pek başarılı, gayesinde ve olumlu. Bu, Tarkan’ın 4 kısımlık reklam sineması serisinin birincisi diye biliyorum. Başkalarını şimdiden merak etmeye başladım.
Reklamda güler yüzü ve karizmasıyla Tarkan şahane, kargocu rolündeki Rojhat Özsoy’u da başka bir parantez açarak tebrik etmek istiyorum. Cem Yılmaz’ın göndermesi de her iki markaya ve münasebetiyle online alışveriş kesimine fayda.

ÖĞRENCİNİN SORUSUNU İĞNELEYİCİ BULDUM
Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileriyle bir ortaya gelen Kaan Yıldırım’a, “Hadise sayesinde popülerliğiniz arttı. Artık herkes sizi daha iyi tanıyor. Ne hissediyorsunuz?” diye bir soru yöneltildi. Yıldırım, söyleyişi bitirip salonu terk etti. Öğrencinin sorusu yerli mi yersiz mi? Kaan Yıldırım’ın hali haklı mı, haksız mı?

– Onur Baştürk: Birinci başta, bir üniversite öğrencisi bu türlü bir şey sorar mı diye düşündüm. Sonra Kaan Yıldırım’a öbür ne sorulabilir ki tasası içimi kapladı. Yani soru yersiz üzere duruyor lakin Kaan Yıldırım’ın tavrı hiç olmamış. Hem Hadise’ye ayıp hem de pek zekice bir karşılık vererek soruyu savuşturmak da pekâlâ mümkün. Salondan kalıp gitmek de nedir? Olmamış!
– Savaş Özbey: Öğrencinin sorusu yerinde. Kaan Yıldırım’ın, Hadise üzere daha büyük bir starla birlikte olduktan sonra popülerliğinin arttığı da gerçek. Lakin bundan rahatsız olmasına, ortamı terk etmesine hiç gerek yok bence. Ebru Gündeş-Reza Zarrab-Hadise üçgenindeki bir skandal sonucu ayrıldılar Hadise’yle. Kabul, bu travmatik bir ayrılık ancak Kaan Yıldırım bu öyküdeki en pak figür. Hiç alınmamalı, takılmamalı, “Meğer ne musibet atlatmışım” diyerek bir an evvel gülüp geçebileceği vakitlerine kavuşmalı.
– Orkun Ün: Saçmalık. Sen Z neslinin karşısına çıkıyorsan her soruyu göğüslemelisin. Kaldı ki ne var yani “Hadise ile popülerliğiniz arttı” diye bir soru geldiyse? Haklı öğrenciler. Tamam, Kaan Yıldırım daha evvel de tanınıyordu elbette fakat Hadise onun popülaritesini bir, tahminen de iki tık artırdı. Neden bundan gocunuyorsun Kaan? Yoksa sen hala? Neyse…
– Ömür Gedik: Öğrencinin sorusunu iğneleyici ve gereksiz buldum. Meskeninize gelen konuğun canını acıtmaya ya da imalarda bulunmaya gerek var mı? Ayıp! Kaan Yıldırım’ın ise söyleşiyi bitirip salonu terk etmesine gerek yoktu. Bu türlü durumlarda hudut olsa da gülüp geçmesi stratejik olarak daha hakikat.

BAHTIN CİLVESİ
İstanbul’a gelen “Taksi” sinemasının oyuncusu Samy Naceri de 20 dakika taksi bekledi durakta. Taksi bekleme mühletini yorumlayalım…

– Onur Baştürk:
Adam tekrar az beklemiş, 20 dakika ne ki? Ben geçen gün 45 dakika bekledim ve sonunda yürüyerek yoluma devam ettim. Tam sıkıntı yani.
– Orkun Ün:
Bahtın cilvesi bu Kurul. Taksici rolüyle tanınan ünlü bir oyuncu İstanbul’a geliyor ve taksi bulamıyor. Onun yaşadığı o kısa sıkıntıyı maalesef bizler her gün yaşıyoruz. Doğal bu olay dünyaca ünlü bir oyuncunun başına gelince işler biraz dallanıp budaklandı. Yabancı internet siteleri bu durumu haberleştirdi. Taksiciler için çember her geçen gün biraz daha daralıyor.
– Savaş Özbey:
Bir yanda “ek taksiye gerek yok” diye sokağa dökülen taksiciler, birebir anda “Taksi” sinemasıyla ünlü Naceri’nin İstanbul’da taksi bulamaması… Hiciv olsa, senaryo yazsan bu türlü kapak denk getiremezsin. Plaka rantlarını koruyabilmek için gösterdikleri çabayı direksiyonda gösterseler hepimiz rahat edeceğiz.
– Ömür Gedik:
Trajikomik bir olay Samy’nin yaşadığı. Taksi problemi de o denli. Neresinden tutsak elimizde kalıyor.

“CESUR” DİYEREK ÇAKTIRMADAN BASKI YAPILIYOR 
Defne Samyeli’nin 18 yaşındaki kızı Derin’in Cadılar Bayramı için seçtiği kostüm hakkında “fazla cesur” diye yorumlar yapıldı. Siz nasıl buldunuz?

– Orkun Ün: Fazla mert, fazla argümanlı, çok abartı. Latife yahu. Hiç de değil biliyor musunuz. Kız konsept bir gün için özel çekim yaptırmış. Ne var bunda? Kylie Jenner yapsa, Gigi Hadid yapsa alkış, Derin yapsa, ‘yuuuh’! Yok o denli fakat ya, kâfi artık!
– Savaş Özbey:
Bana “cesur”un tarifini yapabilir misin Abidin? Nerede başlıyor, kime nazaran, nereye kadar makul ve bütün bunlara kim karar veriyor? 18 yaşında, reşit bir bayan.
Oy verebiliyor, evlense evlenebiliyor lakin ne giyeceğine biz karar vereceğiz o denli mi?
Kendisi kendine yakıştırdıktan, içinde bulunduğu ortam, anası-babası, arkadaşları, şayet varsa sevgilisi rahatsız olmadıktan sonra kime ne? Bu yürekli ayaklarıyla çaktırmadan baskı yaptığımızın farkında değil miyiz?
– Onur Baştürk:
Bahadır da bulmadım şahane de. Sıradan buldum hatta. Savaş’ın dediği üzere, buradaki “cesur” yorumlarının altında öbür bir şey var: Ahlak bekçiliği. Bilhassa magazin medya siteleri bunu daha çok yapıyor. Ya şuurlu ya da bilinçsiz, sadece tık alma uğruna.
– Ömür Gedik:
Ben Cadılar Bayramı yerine Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına odaklandım bu hafta. Kırmızı beyaz tüm paylaşımlara binlerce alkış gönderiyorum. Derin’in kıyafetine gelince; hoş görünüyor, “çekici” yazsam kâfi olur herhalde.

COŞKUN SABAH ÖZENTİLİĞİ
İzzet Yıldızhan, “Benim kızım o denli flört falan yaşayamaz. Birbirlerini tanıyacaklar alışılmış fakat flörtün bir hududu vardır. Kızlarımın eş seçme talihi yok! Flört edilmemeli, gençlik kusur yapıyor evlilikleri bitiyor” dedi. Yıldızhan’ın bu flört savar açıklamasını nasıl buldunuz?

– Ömür Gedik: “Kızlarımın eş seçme talihi yok” ne demek Allah aşkına! İyi ki İzzet’in kızı değilim. Bu kadar baskıya isyan eder, birinci âşık olduğum erkekle flört etmeye başlardım.
– Savaş Özbey: Ben en çok “Gençlik kusur yapıyor, evlilikler bitiyor” kısmına takıldım. Evet, Türkiye’de boşanma oranları çok yüksek. Fakat İzzet Bey’in elinde bunlardan kaçta kaçının görücü, kaçta kaçının aşk evliliği olduğuna dair bir istatistik mi var sanki? Toplumsal yarar ismine konuşacağına, açıklasa da bilsek…
– Orkun Ün: İzzet Yıldızhan’da bir Coşkun Sabah özentiliği sezdim ben. Rahat bıraksanıza çocuklarınızı. Onlar esasen siz nasıl yetiştirdiyseniz o denli yaşayacaklardır. Sene olmuş kaç, hala çıkıp “kızım flört edemez, sevgilisini benimle tanıştıramaz” diyorlar. Olmaz İzzet Beyefendi olmaz, bu dedikleriniz maalesef olmaz, kızınız da olsa sizi dinlemez. Siz kızlarınıza inancın kâfi.
– Onur Baştürk: Umarım gün gelecek; artık Z jenerasyonu mı olur, sonra gelen T jenerasyonu mı olur, bu ataerkil ve tutucu fikirlerin sonunu getirecek. Öteki da kelamım yok.

YANSISI ABARTILIYDI ANCAK ÖZÜR DİLEMESİNİ BİLDİ

Aslı Şen Linet’i dinlemeye gitti. Lakin Linet, Aslı Şen ve arkadaşlarına selam vermeyince olan oldu. Şen, toplumsal medyasından paylaşım yaptı, fotoğrafının üstünü çizdi. Sizce haklı mıydı?

– Orkun Ün: Aslı Şen bu kelamları söylerken hemcinsini o denli bir duvardan duvara vurmuş ki… Farkında değil hiç. Ne demek yahu, “Erkekli masalara selam veriyor lakin biz bayanlara selam vermiyor”! Çok ağır. Ayrıyeten sanatçı selam vermek zorunda değil her masaya. Şımarıklıktan diğer bir şey değil Şen’in yaptığı. O konserin çabucak sonrasında koronavirüse yakalanmış Linet. Demek ki halsizmiş aslında, keyifsizmiş, “işimi bir an evvel yapayım da konutuma gideyim” kafasındaymış. Siz hala ‘selam, göz ucu, el selamı’ falan diyorsunuz.
– Savaş Özbey: Haberi birinci okuduğumda “Aslı Şen üzere egolu biriyle tıpkı yerde eğlenmek istemezdim. Sanatkara bulaşmasa döner, senin huzurunu kaçırır” diye düşündüm. Masayı terk etmeler, sanatkarın üstünü çizmeler falan… Ama sonra o denli ağız dolusu bir özür diledi ki yaptığı kabalık kadar günümüzde bu da büyük bir meziyet. “Çok üzgünüm” dedi: “Böyle saçma bir gündem yarattığım için halktan özür diliyorum. O davranış biçimi bana nazaran gerçek değildi. Hislerimi tabir ederken hakikat sözleri seçemediğimi düşünüyorum.” Ben takdirle karşıladım bu özrü. Olabilir, insan bazen emelini aşan hareketlerde bulunabilir. Hele de alkollü ortamlarda. Ben kredisini ikinci bir sefer tazeledim, artık Aslı Şen’le yan yana masalarda eğlenebilirim.
– Onur Baştürk: Aslı Şen’in yansısı abartılı ve feci cinsiyetçiydi fakat sonunda hoş bir özür bildirisi yayınladı, gönülleri almasını bildi. Münasebetiyle mevzu kapanmıştır diyebiliriz.
– Ömür Gedik: Aslı Şen’in yazdıklarını gereksiz buldum. Her sanatkarın sahne usulü ve tutumu farklıdır, kendine özeldir. Linet dalın en fazla çalışan sanatkarlarından, işçilerinden ve bunu menajeri, başarılı sahnesi sayesinde yapıyor. Aslı ve arkadaşları şayet Linet’ten ya da sahnesinden mutlu kalmadılarsa bir daha gitmezler, olur biter.

Hürriyet