GALİBİYETLE TANIŞAMADI

UEFA Avrupa Ligi D Kümesi 3. hafta maçında konuk ettiği Belçika takımı Royal Antwerp ile 2-2 berabere kalan temsilcimiz Fenerbahçe, kümesinde galibiyetle tanışamadı.

BİRİNCİ DAKİKADA SOĞUK DUŞ

Ülker Stadı’nda oynanan müsabakaya tutuk başlayan Fenerbahçe, 2. dakikada Royal Antwerp’te kiralık olarak oynayan futbolcusu Mbwana Samatta’nın golüyle şok yaşadı. Karşılaşmanın birinci 15 dakikası konuk ekibin üstünlüğüyle geçerken, daha sonra toparlanan sarı-lacivertliler, rakip kalede baskı kurdu.

Oluşan baskı sonucunda kullanılan köşe atışında 20. dakikada Valencia’nın golüyle eşitliği sağlayan Fenerbahçe, 36. dakikada bir penaltı vuruşundan yararlanamadı. Kalan kısımda de baskısını sürdüren sarı-lacivertliler, 45. dakikada bir penaltı daha kazandı ve penaltıyı kullanan Valencia’nın golüyle birinci yarıyı 2-1 önde tamamladı.

Fenerbahçe, ikinci yarıya da iyi başlayamadı. Oyunu kendi yarı alanında kabul eden sarı-lacivertliler, 62. dakikada Gerkens’in golüne mani olamadı. Kalan kısımda ürettiği gol fırsatlarından yararlanamayan Fenerbahçe, 1 puana razı oldu. Fenerbahçe, bu beraberlikle 3 maç sonunda kümesinde puanını 2’ye yükseltti.

UĞUR MELEKE

Pereira’nın bir B planı neredeyse yok. Ya da A planında gereğinden fazla ısrarcı. Pereira yaklaşık dört aydır vazifede. Onun Fenerbahçe’sini yedisi hazırlık, dokuzu lig, beşi de Avrupa’da olmak üzere 21 maçta seyrettik. Yani sağlıklı bir kıymetlendirme yapmak için kâfi data var elimizde. Dün Kadıköy’de oynanan karşılaşmanın sonucundan bağımsız olarak Pereira’nın Fenerbahçesini şöyle özetleyebilirim: Onun A planına hürmet duyuyorum. Lakin koca bir dönemi, her bir karşılaşmayı, her bir durumu tek bir taktikle götüremezsiniz. B, C, D planlarınız; yani bir taktikler repertuvarınız olmalı. Birinci 21 maç sonunda görünen o ki, Pereira’nın bir B planı neredeyse yok. Ya da A planında gereğinden fazla ısrarcı.

FORMASYONU ASLA ESNETMiYOR

Portekizli hoca, A planını mükemmelleştirmeye çalışıyor. Top rakipteyken savunmayı, top kendilerindeyken hamlesi beşlemek istiyor. Samuel ve Ferdi’nin nefesi/ aklı yettiği sürece de uygulayabiliyor bunu. Lakin koca bir dönemin tek bir planla gitme bahtı yok. Olympiakos önünde 65’te 3 farkla gerideyken tıpkı şeyi yapmıştı.

Dün de Antwerp üzere son derece kısıtlı bir gruba karşı son 25 dakikaya 2-2 ile girerken birebir şeyi tekrarladı: Oyuncu değiştiriyor lakin sağ bekin yerine sağ bek, sağ açığın yerine sağ açık, merkez orta saha yerine merkez orta saha sokuyor. Asla ve asla formasyonunu esnetmeyi, bir savunma ya da orta saha çıkarıp ekstra bir atakçı sokmayı düşünmüyor.

BEŞiKTAŞ DA BİREBİR YANILGIYI YAPTI

Dün 25 dakikalığına da olsa bir savunmacıdan ya da bir ön liberodan feragat edemez miydi? Mesela PelkasRossi girerken Berisha-Mesut’tan biri alanda tutulamaz mı? 4 ofansif oyuncunun tıpkı anda alanda olması yasak mı? Daha evvel de söylemiştim: Vitor Pereira’yı 3-4-2-1 üzerinden eleştirmek ne kadar sığ ise, 3-4-2-1’e kutsalmışçasına bağlı olmak ve 1 dakika bile esnetmemek de o derece sığ bir tutum.

Fenerbahçe’nin dünkü bir öteki sorunu da şuydu: Sarı lacivertliler kornerlerde alanı savunuyor. Antwerp 54’te yarım boşluğa koşuyla bomboş bir baş fırsatı buldu. Almeida atamadı. 62’de birebirini yaptılar. Gerkens attı! Salı akşamı misal bir yanılgıyı Sporting maçında Beşiktaş yapmıştı. Dün de Fenerbahçe seyretti kornerleri. Üzücü doğrusu.

BANU YELKOVAN

Fenerbahçe, skor 2-2’ye geldikten sonra 3. gol için saldırdı lakin amaca ulaşamadı. Pereira’nın tribünlerde pankarta dönüşen “We will fight for the family (Aile için savaşacağız)” kelamı maç öncesi ekrana en çok yansıyan ayrıntıydı. Maçtaki yabancı bir gazeteci arkadaşım fotoğraf olarak yolladı, pankart İngilizce olduğu için ne manaya geldiğini sormadı ancak yeniden de ne demek olduğunu anlamamıştı. Türk futbolu hakkında hiçbir şey bilmeyen birine, rastgele bir kadro ya da maç hakkında ne kadar geriye giderek ve nereden başlayarak anlatmak lazım bir türlü kestiremeyen biri olarak, “Fenerbahçeliler birbirlerine çok bağlı, aile üzere bir takımdır” yanıtını verdim.

Birinci iki maçını da kaybeden küme sonuncusu Antwerp’in, daha evvel yaptığı üzere kapanacağını Samatta-Frey’le gol arayacağını varsayım ediyorduk da, kendi konutundaki Olympiakos yenilgisi ve olaylı Trabzonspor maçı sonrası, Fenerbahçe’nin tüm konsantrasyonunun bu maçta olup olmadığını bilmiyorduk.

Avrupa Ligi’nde argümanını sürdürmek için kazanmak zorunda olmak, insanı en rahat futbol oynatan ruh hali değil sonuçta. Hele ki rakibiniz şimdi 2. dakikada Samatta’nın ayağından gelen ofsayt kokan golle öne geçtiğinde.

Allah’tan Avrupa kupalarında birinci sefer karşılaşan iki rakibin çabasında beraberlik golünün gelmesi çok uzun gelmedi. Sosa’nın köşe vuruşunda ön direkte kafayı vuran Tisserand’ın kaleciden dönen topunu tamamlayan Valencia, skoru 1-1’e getirdi. Tıpkı Valencia, ceza alanında düşürülmesine hakemden değil, VAR’dan gelen penaltıyı direğe nişanladı.

Birinci yarı bitmeden kazanılan ikinci penaltıyı, yeniden o kullandı. Devreye, en azından skor olarak, rahat gitti sarı lacivertliler. İkinci yarıda, bu sefer bir duran topta, sağ kornerden gelen topa Gerkens başla beraberlik golünü attı. Fenerbahçe, bu gol sonrası, bilhassa son 15 dakikada giderek artan baskıyla galibiyet golünü ısrarla arasa da bir türlü kaydedemedi.