Sebebi de; Çebi başkanlığındaki Kulüpler Birliği’nin, bir müddet evvel Trabzon’un FIFA nezdinde yürüttüğü çaba ile ilgili TFF’ye gönderdiği “Trabzon’un ardındayız ve bu haklı uğraşını destekliyoruz” imzalı mektubu… Pekala ne denmişti o mektupta? Özetle; “Spor yargı sistemimiz başta olmak üzere TFF ve bağlı şuralarının FIFA tarafından belirlenen unsurlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2020 ve tekrar Kamu Denetçileri Kurumu’nun 2021 tarihli kararlarında önerilen sistemsel ve ilkesel değişikliklerin yapılması için gerekli adımlar acilen atılmalıdır. Bu konuda Trabzon’un da FIFA nezdinde yürüttüğü haklı çabayı desteklediğimizi bilginize arz ediyoruz”

DÖNEM BAŞI HATIRLATILDI

Pekala sonra ne oldu? TFF de birliğe bir yanıtı mektup gönderdi… Onlar da özetle; “Şayet sizler genel heyetimize katılma tenezzülü gösterseydiniz bahsettiğiniz mevzularla ilgili hazırladığımız statü değişiklikleri yapılacaktı. Fakat katılma tenezzülü göstermeyip olayı bu duruma siz getirdiniz” dedi Sonra? Trabzon’un bu müracaatlarına karşılık kulüplerin her dönem başı imzalayıp TFF’ye gönderdikleri taahhütnameyi hatırlatarak, “Attığınız adımları tekrar gözden geçirmenizi tavsiye ederiz aksi takdirde bunun bedeli ağır olur” tehdidiyle mektubuna son noktayı koydu. Hani o “TFF yargı heyetlerinin misyon ve yetkilerini kabul edip kararlarına uyacağımızı; bu kararlara karşı hiçbir idari ve isimli yargıya, temyiz, tashihi karar, yargılamanın iadesi üzere kanun yollarına başvurmayacağımızı; üstteki taahhütlerimize alışılmamış hareket ettiğimiz takdirde tescilimizin iptalini ve karşılaşmalara iştirak ettirilmemeyi kabul, taahhüt ve beyan ederiz” yazılı her kulübün dönem başı imzalayarak TFF’ye gönderdiği o taahhütname hatırlatarak!… Kısaca TFF’ye nazaran; geçtim FIFA’yı Tahkim’in kararının TBMM Kamu Kontrol Kurumu’na taşınması da bu taahhütnamenin ihlali manasına geliyordu.

ÜSLUP RAHATSIZ ETTİ

Sonuç, TFF’nin yanıtı mektuptaki yaklaşımı ve üslup başta Trabzon olmak üzere Kulüpler Birliği cephesinde çok güzel karşılanmadı. Ve evvelki gün toplanan Kulüpler Birliği “Trabzon’a yapılan bu tehdit bize yapılmış bir tehdittir” diyerek TFF’nin bu şok mektubuna karşılık daha sert bir mektup daha kaleme alarak Riva’ya 2. mektubunu gönderdi. Ve böylelikle Trabzon’la TFF ortasındaki uzun müddettir süren ‘idari çatışma’ bu mektuplaşmalarla öbür kulüplere de sıçramış oldu. Lakin her şey bir tarafa; TFF’nin “Bak taahhütnameni ihlal ediyorsun bu da lisansının iptalini yani ligden ihracını gerektirir” diyerekten Trabzon’a aba altından sopa göstermesi enteresan ve önemli bir olay!

CENGİZ’İN İSTİFASI HAVADA MI KAPILDI?

Bir kişinin whatsapp’ınıza düşen iletisine karşılık sizin ona rastgele bir yorumda bulunmamanız ne manaya gelir? Hele hele bu bildirisi gönderen kişi yıllarca omuz omuza verdiğiniz tıpkı masa etrafında oturduğunuz mukadderat birliği yaptığınız ve o masanın da büyüklerinden biri ise? Pekala buna nazaran; G.Saray Lideri Mustafa Cengiz’in 21 kulüp liderinin yazışmalarını gerçekleştirdiği o whatsapp kümesine yazdığı “Kulüpler Birliği idare heyeti üyeliğinden istifa ettiğimi bilgilerinize sunarım” bildirisinin altına hiçbir kulüp liderinin tek bir şey dahi yazmaması… Size nazaran ne manaya gelmektedir? Mesela bir liderin da çıkıp “Niye lider, yapma lider?” diye sormaması… Bir değerlendirmede yorum da bulunmaması… Buna karşılık çabucak akabinde o whatsapp kümesinden bu boşalan üyeliğe tüzük gereği Erzurumspor liderinin atandığı bilgisinin paylaşılması ve peşine güzel olsun temennileri… Sanırım bu; son toplantılarda önemli tansiyonlara sebep olan Cengiz için başka kulüpler tarafından beklenenden çok istenen bir durumun göstergesiydi.

NİÇİN BIRAKTI, BİLEN YOK

Mustafa Cengiz’in Kulüpler Birliği’nden istifasının sırrı hala çözülmedi. Yalnızca “Burası birlik değil birtakım kulüplerin çıkarının temsil edildiği yer haline geldi” diyerek gitti. Soruyorsunuz liderlerine ortada Cengiz’in muhalif olduğu karşı çıktığı bir bahis da olmamış, onlar da mana verememiş. Gerekçesiyle ilgili tek tez; Kulüpler Birliği’nin F.Bahçe’nin 1959 yılı öncesi şampiyonlukları konusundaki uğraşına takviye çıkar üzere olma tavrıymış. Bunu 3 farklı lideri arayarak sordum. Yanıt 3 aşağı 5 üst birebir. “Bu sıkıntıyla ilgili bugüne kadar birlikte hiçbir tartışma olmadı. Bırakın tartışmayı gündeme dahi gelmedi” dediler.

BURASI TÜRKİYE BURADA FUTBOL ÖBÜR

Dedik ya ligde son düzlüğe girdik diye… Taktik savaşları başladı. Yanlış anlamayın… 3-5-2 ; 4-4-2’den bahsetmiyoruz Türk adabı taktiklerden!… Malum her ne kadar ligde son viraja gelindiyse de bugünlerde kulüplerde asıl mesaiyi yapanlar, ‘teknik’ takımlardan çok ‘idari’ takımlar. Maalesef fakat maalesef ülkemizde futbol alandan çok masada oynanan bir oyun artık bunu kabul etmeliyiz. Evvelden gazetelerin spor sayfaları malum saha tabanlarından ötürü yeşil yüklü olurdu. Artık bakın ‘gravat ağırlıklı” Benim anlamadığım alandan çok masada geçen bir çabada başarısızlıkta fatura niçin daima teknik yöneticiye çıkar ki?

MELER AFFINI İSTEMELİ

Sanırım MHK sonunun geldiğini anladı. Onlar da madem o denli biz de canlı bomba olalım demişler. Halil Umut Meler’in Beşiktaş maçına atanmasının bir izahı yok. Çocuğa yazık. Bu futbol zihniyetinde o maçtan ziyan görmeden çıkması mümkün değil. Hele hele bu ateşe attığınız hakem sizin FIFA kokartlı hakemleriniz ortasındaki gözdelerinizdense… Bunun hakeme yararı yok lakin ziyanı çok. İki hafta sonra verseniz en azından… Bu işin tek tahlili hakemin bu maçtan affını istemesidir. Zira bu saçmalık. Ve tam da Serdar Tatlı usulü.

Hürriyet